muncur

muncur

29 Şubat 2012 Çarşamba

Münih'te 1 hafta!

Biralarıyla ünlü Bavyera Eyaleti’nin en büyük şehri Münih bizi buzz gibi havasıyla karşıladı. Şubat ayında Almanya’ya gidecek kadar çılgın mıyım? Hayır. Eşim eğitimi dolayısıyla 1 hafta orada olmak zorundaydı. Ben de yeni bir yer keşfetmenin mevsimi mi olur diye düşünerek eşlik etmek istedim. Pişman mıyım? Evet! Ama sadece bu mevsimde gittiğime.

Münih’te 1 hafta boyunca en sıcak günüm -6 derece oldu. Ama hissedilen -20 imiş. Ben ki 0 derecede bile üşüyebilen bir insanım, siz düşünün halimi. Hesapta fotoğraf çekmeye gittim. Ama o kadar kat kat giyiniyordum ki elimi kaldırmakta bile zorluk çekiyordum. Dışarıda yarım saat geçirdiğimde soğuktan bayılacağımı hissediyordum vee çözümü buldum. Yarım saatte bir çözülmek için mağazalara ya da alışveriş merkezlerine girip vakit geçirmeye başladım. Az sonra sıcak bir ortama girme düşüncesi bile rahat hareket etmemi sağlamaya yetti.

Münih’in ilk günü tek başıma bir şehri keşfetmeye çalışma fikri beni biraz korkuturken neyse ki benim için güzel bir şey oldu. Eşimin eğitim alacağı hocası hava muhalefeti nedeniyle o gün derse gelemeyecekmiş. Ne mutlu bana ki şehirle ilgili bir çok şeyi eşimle birlikte çözdük.
New Town Hall
İlk gün muhteşem metro ağlarını anlamaya çalışırken, önceden araştırdığım MarienPlatz meydanıyla başlangıç yapmak istedim. Metrodan iner inmez karşılaştığım manzara harikaydı! New Town Hall tüm ihtişamıyla karşımdaydı! Öylesine büyüleyici ki o ihtişam karşısında tek hissedebildiğin ‘hiçlik’ oluyor. Objektifim bile geniş açı olmasına rağmen bu kocaman yapıyı içine sığdırmakta zorluk çekti.
Hofbrahaus
O günümüz sokakları keşifle geçti. Eşimi götürmeyi istediğim Hofbrahaus’a gitmeyi de ihmal etmedik. Zamanında Hitler’in propaganda yaptığı bir bira evi. Bratzel yanında biralarımızı yudumlayıp hemen karşısındaki “Hard Rock” cafede karnımızı doyurduk. Etler çok lezzetli tavsiye ederim.

İkinci gün ve diğer günler elimde şehrin metro haritasıyla(3. gün artık tüm metro hatlarını çözmüştüm) o müze senin, şu tarihi kilise benim gezip durdum. Yurt dışında tek başına dolaşmanın keyfi de bambaşkaymış!. Bu arada Hiç Almanca bilmeseniz de sorun değil. Tüm Almanlar İngilizce biliyor! Ama telafuzlarını anlamak oldukça zor. Ya da bekleyin bir şey sormak için illa ki karşınıza bir Türk çıkacaktır.

Mutlaka görün; MarienPlatz, New Hall Town, Old Hall Town, OdeonPlatz, St. Kajetan Kilisesi, Münih Sarayı, KönigzPlatz, ben göremedim ama Neuschwanstein Şatosu (tek gitme amacım bu şatoyu görebilmekti.Bazı plansızlıklardan dolayı malesef göremeden geri döndüm) BMW müzesi (beni çok etkilemedi ama erkeklerin daha çok hoşlanacağını düşünüyorum) Olimpiyat stadı. Her yere ulaşım acaip rahat dolayısıyla turlarla gitmenize bence hiç gerek yok. İçiniz daralmayacaksa Dachau Toplama kampını da öneririm. Empati kurmaya çalışmayın, ruh halinizi değiştirmekte zorlanabilirsiniz.
Hard Rock Cafe
Ne yenir? Et ürünleri harika. Hatta Türkiye’de böyle bir tadı sadece lüks lokantalarda yakalayabiliyorsunuz. Deniz ürünleri çok iyi! Bir çok ülke mutfağını deneyebilirsiniz. İtalyan ve Yunan mutfaklarını denedim, çok başarılıydı. Tüm restoranlar bizdeki lüks lokantalar tadında. En salaş yeri bile lüks görünümlü. Ve orada para kazanlar için yaşam çok ucuz.

Antebi hareketler

Geçtiğimiz hafta yakınımızın düğünü için Antep’e gittik. Tabi ki düğün bahane yemek şahane!
Bundan 4 sene önce bir güney doğu turu yaparken ilk durağım Gaziantep’ti. Aklımda tek kalan ise Zeugma müzesi, Katmer tatlısı ve içli köfte olmuştu. Yıllar sonra sırf bu özlemlerimi gidermek için yolumu Antep’e düşürdüm(!)

Havaalanına iner inmez bir araç kiraladık. Otele yerleştikten sonra soluğu Zeugma müzesinde aldık. 4 sene önce bulunduğu yerden İpek Yolu üzerine taşınmış müze. Mekan daha görkemli fakat daha boş olmuş ne yalan söyleyeyim. Amacım seneler sonra Çingene Mozaiği’ni tekrar görebilmek ve objektifime yansıtabilmekti. İçeriye girdiğimde Zeugma’yı(Çingene Mozaiği) bir türlü görememiştim ki birden karanlık bir giriş dikkatimi çekti. Çok az bir ışıklandırmayla aydınlatılmış. Labirent gibi yolun ardından karşımda Zeugma’yı gördüm. Ama o kadar az bir ışıkla aydınlatılıyor ki objektifime yansıtmakta güçlük çektim.
Çingene Mozaiği - Zeugma
Fotoğrafa doyduktan sonra kendimizi “Aşina”da bulduk. Aşina Antep’in en iyi restoranlarından biri. Hemen kendime Beyti ve içli köfte söyledim. Bu tattan bahsetmek istemiyorum; deneyin ve kendiniz karar verin. Ve tabi ki ardından o muhteşem tat “Katmer tatlısı”nı söyledik. Aslında Antep’te katmer tatlısı sabah kahvaltısında sütle birlikte yenen bir tatlıymış. Zaten öğleden sonra gittiğinizde hiçbir yerde bulamıyorsunuz. Fakat Aşina gelen müşterilerini geri çevirmiyor ki bu muhteşem tatdan bizi de mahrum bırakmadı.
Katmer Tatlısı
O günü yemek şöleni açısından bu şekilde tamamladıktan sonra, ertesi gün Gaziantep Kalesi’ni görmeye gittik. Önceki gelişimde sadece dışarıdan gördüğüm kalenin içini gezme fırsatını buldum. Üst katta restorasyon çalışmaları devam ettiği için girişteki Gaziantep savunmasının anlatıldığı Panorama Müzesi’ni gittik. Giriş sadece 1 TL.
Gaziantep Kalesi-Panorama Müzesi
Kale çıkışı çarşıyı gezip biraz alışveriş yaptık. Neler mi alınır? Kırmızı biber, biber salçası, muska pestili, seylan çayı ve tabi ki Antep fıstığı :) Bu arada yemek için bir yer daha önereceğim. Çarşıya girdiğinizde kime sorsanız tarif eder: “Çulcuoğlu”. Biraz girişi kötü gibi gözükse de hayatımda yediğim en iyi kebabı burada yedim. Ve ayrıca fiyatlar çok uygun, ikramlar şahane.Fıstıklı kadayıf tatlısını da denemeyi unutmayın!
Kadayıf Tatlısı
2 günlük Antep maceram yaklaşık + 2 kiloyla son buldu :) inanın hiç pişman değilim. Yemeğin başkenti Antep, beni yine bir hafta sonu doyurmak için ağırlayacak, hissediyorum.

28 Şubat 2012 Salı

İşte başlıyoruz!



Çoook uzun bir aradan sonra kendime bir blog sayfası açmaya karar verdim. Daha önce word press'le hazırladığım sayfam malesef server'da meydana gelen bir problemden dolayı yok oldu. Tabi yedeğini tutmadığım tüm içeriklerim de böylece gitmiş oldu. Artık arşiv tutma zamanı :) eski içeriklerim geri gelmeyecek diye üzülüyorum ama nasıl olsa burası bir şekilde dolacak ;)

Eskisi kadar çok gezmiyorum belki ama gittiğim şehirleri, ülkeleri, gittiğim lokantaları, tarihi mekanları ve çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşacağım. Çalıştığım için eskisi kadar mutfağa önem veremiyorum ama vakit buldukça denediğim tarifler de burada olacak. 

Haydi bakalım blogumdaki ilk yazım da hayırlı olsun. Ohoo daha çok işim var, blogumu düzenlemeden yazımı yazdım bile ;)